31 Ağu 2012

Rakiplerimiz Belli Oldu

UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe'nin rakipleri belli oldu.

C Grubunda; Fransa'nın Marsilya, Almanya'nın Borussia Mönchengladbach ve Güney Kıbrıs'ın Ael Limassol takımlarıyla eşleşti.

Birbirinden çekişmeli geçeceğini umduğum maçlardan en tehlikelisi Fenerbahçe - Limasol ve Limasol - Fenerbahçe maçları olacaktır. Nedeni ise zaten hali hazırda hem Güney Kıbrıs'ta hem de Türkiye'de durmak bilmeyen şovenizm furyası. Hal böyle iken, gereksiz hareketlerin ve aşağılayıcı söylemlerin tribünlere yansımaması çok uzak ihtimal. Umarım her iki taraftarda inanılmaz bir sağ duyu gösterir ve bu iki maçta da futbolun doğasına kara leke sürülmez.

Marsilya ve Borussia Mönchengladbach, maçları ise futbolun adaletini göreceğimiz maçlar olacağını düşünüyorum. Fenerbahçe, Marsilya ve B.Mönchengladbach birbirlerine oldukça denk ve iç sahada rakiplere aman vermeyen performanslara sahip takımlar.

Şuan kulübün içinde yaşanan sıkıntı sürecin Avrupa macerası başlamadan sonlanmasını ve UEFA Avrupa Ligi'nde çok başarılı bir sezon geçirmemizi umut ediyorum.

Fenerbahçe'mizin yolu açık olsun.


UEFA Avrupa Ligi Grupları: 



30 Ağu 2012

Fenerbahçe - Spartak Moskova Maçı Hakkında

Elendik... Olsun elenelim...

Yeter ki sahaya yüreğini koyan çubuklular olsun.

Aslında dün o da yoktu; sahaya isteği, arzuyu yansıtacak çubukluları aradı gözlerimiz. İlk yarı "yeter" dedirtti oynanan futbol. İkinci yarı ise istek vardı ama yine "Ruh" yoktu sahada.

Bunlar her zaman olur. Bir takım şampiyonluğa oynarken, ertesi sene kümede kalma savaşı verebiliyor.

Amaaaaa...

Hayatını Fenerbahçe'ye adamış insanları fütursuzca eleştirmek, eleştirisini ağır hakaretler ile süslemek, taraftar kisvesine bürünmüş gündelik futbol seyircisinin bir alışkanlığı oldu. Gerçi herkesin şoför, bakan hatta başbakan, eleştirmen, köşe yazarı, yorumcu olduğu bir ülkede bunun olmaması imkansız.

Aykut Hoca da Selçuk Şahin de hayatlarının orta yerine koymuş Fenerbahçe'yi.

Selçuk Şahin boş mukaveleye imza atabilecek kadar gönül vermiş bu takıma. Çok kötü oynadığı maçta Galatasaray'a metrelerce uzaktan attığı golde deli gibi sevinenler, iki-üç-beş pas hatası yaptı diye onu yerin dibine sokmakta bir sakınca görmüyorlar.

Galibiyet Fenerbahçe'nin galibiyeti olurken, mağlubiyet neden futbolcuların oluyor! Mağlubiyette galibiyette Fenerbahçe'nin.

Aykut Kocaman'a gelince geçen sezon takımının en önünde onur mücadelesi veren Kocaman Yürekli adam, bu sene elinden geleni yapamıyor olsa da 5 maçlık kötü sonucun, rakibe giden kupanın, Şampiyonlar Ligin'den elenmenin  tek mimarı değildir. Gündelik taraftar (ki bunlar kulübün müşterileri) alay ederek, küfrederek, bu insana değil kendilerine yazık ediyorlar. Vefa gösterilmesi gerekirken böyle bir utanca sebebiyet vermeleri aslında ne kadar cefakar taraftar olamadıklarının bir göstergesi.

Kimse eleştirilmesin demiyorum ancak eleştirirken kutsal olan armaya ve onun gölgesinde armaya hizmet eden adamlara biraz daha saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum.

Son söz ise Dirk Kuyt'a...

Yenilgide, galibiyette, beraberlikte, iyi oyunda, kötü oyunda sonuç ne olursa olsun her maçın sonunda taraftarı alkışlayarak ne kadar da bu formaya yakışır olduğunu gösteriyorsun. Fenerbahçe'nin senin gibi ADAMlara ihtiyacı var. Helal olsun.

Dirk Kuyt  Kadıköy Oto Sanayi  Working Class Hero
Okul Açık C Blok  Vamos Bien 

15 Ağu 2012

Biber gazının etkisi yoktur sadece biraz mayhoş bir tadı vardır!

İdris Naim Şahin, biber gazının doğal ve kalite belgeli olduğunu söylüyor. OC Gazı'nın insan üzerinde bir etkisi yoktur diyor. Bizimde zaten adına bir itirazımız yok. OC'nin Gazı en nihayetinde.  CS Gazı ise uygun ellerde adeta bir şahesere dönüşebilirmiş gibi konuşuyor ve ölüm yok diyor. Bende Hopa'yı gösteriyorum.

Biber gazı ve ya adı her ne ise, insan üzerinden kalıcı bir etkisi olmadığı için mi, bu kadar orantısız kullanılıyor, bilinmez ama biz şu fotoğraflar ile çok yakın geçmişimizi ve insan üzerindeki etkilerini hatırlayalım.


Tribüne sıkılan biber gazından sonra bir taraftar arkadaşları yardımıyla dışarı taşınıyor.
Astım hastası bir başka taraftar

Saha içerisinde 5-6 polis tarafından dövülen taraftar biber gazının içerisinde baygın.
Bir bayan taraftar, biber gazının yakıcı etkisiyle, yüzünü serin mermere dayıyor.
Çocuklar yoğun gazdan dolayı perişan bir vaziyette
OC, gazı sıkıyor!

Tüm bu olanlardan sonra gazın kalıcı fizyolojik etkisi olsa ne olur. Şiddet ile psikolojik sorunlar yarattıktan sonra!!!





Elazığspor-Fenerbahçe Maçı / Bilet Meselesi

An itibariyle Elazığspor - Fenerbahçe maçı biletleri 30-60 TL arası revize edilmiş. Bu da gösteriyor ki; Anadolu Kulüpleri nakit ihtiyaclarını Fenerbahçe Taraflarından çıkarabileceklerini düşünerek hep aynı hatayı yapıyorlar. Bu düşünce yapısıyla, bugün yaptığımız gibi, bizlerin ve kulubümüzün mücadelesi ileride doğacak yeni sıkıntılara önlem olabilir.

205 TL'lik bilet fiyatlarından bir kaç saatte 30-60 TL gibi bir rakama düşerek Fenerbahçe Taraftarını rant kapısı olarak görenler; yine Fenerbahçe'nin ne kadar büyük bir camia oldugunu anlamış olacaklar ki yaptıkları bu sömürüyü, utanarak düzeltmeye çalışmışlardır.

Kimse taraftarın elinden takımını tribünde destekleme hakkını böyle ucuz sebepler ile elinden alamaz.

"Tribünler daima taraftarındır!"

14 Ağu 2012

Deplasmanıma Dokunma

"En son olarak Elazığspor'un kendine finansman sağlamak amacıyla İzmir Atatürk Stadı'na alınan Fener maçının biletleri 55, 105 ve 255 TL olarak belirlendi."

Bu Endüstriyel Futbol'un, özellikle Fenerbahçe Taraftarına karşı olmak üzere bir çok deplasman taraftarına karşı, sürekli çıkarttığı vazgeçilmez bir örneğidir.

Bu ne demek?


- Zorda kalan Fenerbahçe'ye sığınsın demek,
- Yönetimler, taraftarı yolunacak kaz gibi görüyor demek,
- Futbol tutkusunun, yönetimler bazında para ile ilişkilendiriliyor olması demek,
- Sevdasının peşinden koşanlar ile alay ediliyor olması demek,
- Kapital dünya düzeninin artık tamamiyle futbolu avuçlarının içine almış olması demek,
ve en kötüsüde
- "Paran yoksa gelme, kardeşim!" demek.

"Müşteri değil, taraftarız" dedikçe, birileri "Hayır, siz bizim gözümüzde müşteriden ibaretsiniz" diyor. Buna sebep, yönetimler kadar yönetimlerin serçe parmakları ile bile rahatça yönlendirebildikleri Modern Futbol "Seyircileri"dir.


Ne zaman dur denecek? Ne zaman futbolun bir şov değil gerçek bir tutku olduğuna vakıf olacak, bahsettiğimiz birileri?


Ne zaman taraftar gerçekten sesini yükseltecek, baskı yapacak ve kendi sevgisine gem vuracak, işte o zaman, futboldaki sömürü düzeni yerle bir olacak. Yöneticilerin ve para babalarının, koyunlaştırmaya çalıştıkları taraftarlar, olayın gerçek vahametini anladıkları zaman, işte o zaman şimdilerde bilet fiyatlarının sevdalara barikat olmasından dolayı gerçek yerlerinde olamayan, gerçek taraftar, ait olduğu yerde -tribünlerde- olacak.



TARAFTARIN YERİ O ÇOK SEVDİĞİ TRİBÜNÜDÜR!


13 Ağu 2012

Eskiden ve Eskilerden

Bu gece Galata'da bir abi denk geldi...

Adı Tamer, muhabbeti epey koyuydu.

Menderes & Pepe Metin

Yaklaşık 2 saat aralıksız Fenerbahçe tribünlerinden bahsettik (oynanan toptan, yönetim politikalarından değil) sadece ve sadece Fenerbahçe tribünlerinden. Tamer abi, Kürt Metin'lerle, Pepe Metin'lerle, Caymaz Abi, Arap Abi, Amigo Kemik'lerle nasıl deplasman kovaladığını, nasıl tribünlerde omuz omuza yapıp,kaç tane ayakkabı eskittiklerini anlattı. Sabaha kadar uyumaksızın, bilet kuyruklarında sabahladığını anlattı. 



O kadar çok içmişti ki bir ara alkolün verdiği ektiyle, hatıraların kapısını sonuna kadar açıp, o zamanın kendinden daha büyük -ona tribünsel hareketi ve taraftarlık tutkusunu,olgusunu öğreten-  abilerinden bilet istediğinde ve alamadığında verdigi tepkiyi verdi: "Heppinizin ammına koyayım". Ardından hemen sakinledi eski tribün kültürünün, tarzının yaşamaya değer olduğunu ve tribünlerden kazınamayacağını ekledi. 



Beşiktaş'ta Çarşı'yı nasıl madara ettiklerine getirdi konuyu. "Zamanında Çarşı'nın inini (Kazan'dan bahsediyor) 5 kişi bastık,birimizin bile burnu kanamadı.Alayını çorba etti" diye gençliğine sesleniyordu.



Şimdilerde ise maçlara pek az gittiğini, çocuklarıyla vakit geçirdiğini, en son gittiği maçta çıkan  olaylardan dolayı (bkz.: 12 Mayısçocuklarını maça götürmeyi artık daha az düşündüğünü söyledi

Yanından kalkarken ayak üstü ,uzun süreden beri Okul Açık'ı duyduğunu ancak Vaslui maçında Okul AÇIK'a tanıklık edebildiğini ve o eski günlerin, Okul Açık ile geri geleceğini umduğunu da söyledi.

Sonunda Okul Açık'a teşekkür etti eski tribün ruhunu yaşatmaya çalıştıkları için... Ve sohbeti tamamladı "Allah hepinizin yolunuzu açık etsin.Siz varken Fenerbahçe yıkılmaz..." 


Bizde sana teşekkür ederiz Tamer Abi yaşattığın değerler ve anılar için.

C.B

10.08.2012 

9 Ağu 2012

Ramazan Ayı'nda Bir Çocuğumuzu da SEN Güldürmek İster misin?

LÖSEV, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 11.500 lösemili aileye mutluluk kolileri dağıtıyor.

Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.

Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

FENERBAHÇE NERDEYSE, BİBER GAZI ORDADIR !!!

Dün Fenerbahçemiz serin bir galibiyet aldı.

Kah iyi oynadı, kah kötü, ama turu atladı. Saha içine söylenecek sözü olan insan çok iken ben es geçmeyi tercih ediyorum. Ne de olsa sahada ki futbol değil bizi Fenerbahçeli yapan.

Dün 150 civarında taraftar vardı, Fenerbahçe için gırtlak patlatan, desteğini esirgemeyen... Türkiye'de kalan bir çoğumuzda her gidemediğimiz deplasmandaki gibi orada olamamanın burukluğunu yaşadık belki...

Hani diyoruz ya: Orda burda şurdadır / Şurda burda ordadır / FENERBAHÇE NERDEYSE / TARAFTARI ORDADIR.

Belki binlerce Fenerbahçeli yoktu dün tribünlerde ama yine doldu bize ayrılan kısım... VE Tabii
Fenerbahçeliler oradayken, dili, dini, ırkı fark etmez poliste orada olmalıydı... Rumen Polisi de oradaydı, epey yüklü ve öfkeli gelmişler anlayacağımız. Gazetelerden okuduğumuz kadarıyla maç önceside taraftarımıza ufak çaplı bir sataşma olmuş Vaslui taraftarınca ancak polis oraya geç gelmiş... Neyseki olaylar büyümemiş.

Dakika 34'ü gösterdiğinde çoştu Fenerbahçe tribünleri, Rumen televizyonu da yer verdi görüntülere... Meşaleler yakıldı, İstanbul ve Fenerbahçe sesleri yükseldi tribünlerden. Bir ara kameralar sahaya döndü, tekrar deplase tribününü gösterdiğinde bir karşıklık gördük, bir çok kişi öksürüyordu; hepimizin aklına o an şu gelmiştir: " Yine biber gazı sıkıyorlar". Çağlayan'da, Köprü'de, Kadıköy'de, her yerde karşımıza çıkmamış gibi bu seferde Romanya'da ki taraftarımızın karşısına çıkmıştı.

Üstelik 2 taraftarımız da göz altına alınmış. Neden alınmış, niye alınmış belirsiz. Çok merak ediyorum, yabancı bir ülkede,hiç bilmedikleri bir şehir ve stadta, üstelik kendilerine ayrılan -taş çatlasın 300 m2- kapalı bir alanda göz altına alınacak kadar büyük ne suç işlediler?? !!!

Maalesef  bu olaydan şunu anlıyoruz ki A.C.A.B, her yerde A.C.A.B... Ülkeler değişiyor, soluk mavi gömleklilerin muameleleri hep aynı. Söz konusu  taraftar olunca (özellikle Fenerhabçe taraftarı), nedense amirlerin, hep çekinmeden kullanabilecekleri yetkileri geliyor akıllarına ve bunu keyfi bir şekilde, dayanağı olmayan sebepler yüzünden fütürsuzca da kullanıyorlar sağ olsunlar. Dün Romanya'daki takımımızı yalnız bırakmamak için orada olan taraftarımızı, evlerinde hissettirdikleri için teşekkür ederiz Rumen Polisi'ne...

Son olarakta, "Her Cefayı Çektik ama Seni Yalnız Bırakmadık" pankartı da sanki yaşananların bir imzası gibiydi.

TEŞEKKÜRLER FENERBAHÇE ve ONUN CEFAKAR TARAFTARI...

2 Ağu 2012

Fener Güm Güm Güm !!! (Fenerbahçe- Vaslui)

Ve sonunda hasret bitti.

Çubuklular sahaya indi.

Çoşku vardı, özlem vardı, HABABAM vardı...
Dün Okul Açık okuldan kaçmış maça gelmişti. Karton şapkalarla, bir efsaneyi ait olduğu yerde; Fenerbahçe tribünlerinde andılar. Ve çok net bir mesaj verdiler: "Hababam Ruhuyla"

Okul Açık dün akşam yine kitabın tam ortasından konuştu. 

Maç bitişini beklemeyip stadı terkedenlere, 90 dakika sadece ıslıklamaya ve ya alkışlamaya gelenlere, tribünlere Fenerbahçe yorumculuğu için değil 90 dakika susmaksızın takımı ateşlemeye gelinmesi gerektiğini hatırlattılar...

Bize bu Fener sevgisini aşıladıkları için ne kadar minnettar olsak azdır; Rıfat Ilgaz'a, Münir Özkul'a, Kemal Sunal'a, Halit Akçatepe'ye ...








--------

Saha içine bakarsak eğer,

Takımın alışması ve maç temposunu yakalaması için epey bir zaman var gibi görünüyor. Eskisi gibi olmak için yeterli süre de var zaten.

Yeni transferlere gelince; Kuyt ve Egemen, Fenerbahçe'nin birliğine ve beraberliğine hemen uyum sağlamış. Diğerleri için bence daha zaman var sabredersek, herkes kendini bulur ve herkes bir bütünün parçası olur.

Bunların dışında,

Fenerbahçe'nin süperstarlara ihtiyacı yok açık ve net! Ruhunu ortaya koyan, sahada adım atmadık yer bırakmayan her sporcu, Fenerbahçe için yeterince mücadele etmiş demektir. Hele ki , sahada Fenerbahçe için mücadele edip savaşan "Fenerbahçeli" futbolcular varken - ve onların başında "Kocaman" ruhuyla Fenerbahçe'yi yaşayan bir "Adam" varken, milyon dolarlar harcanarak getirilecek bir süper yıldızın dengeleri bozacağı gibi, o ruhu da öldüreceği kanaatindeyim.

Son olarak; Maç önemliydi, skor önemsiz. 

Tribünler ve sahadakiler üzerlerine düşeni yaptığı sürece, Fenerbahçe'nin sırtı asla yere gelmez, FENERBAHÇE YIKILMAZ.

Hababam Güm Güm Güm!